×
Başlarken

Başlarken

                     


Başlarken…

Kendinizi yaşamın ve olayların akışına bırakmanız kadercilik değildir. Seçenekleriniz olacak ama hangi seçeneği tercih ederseniz bir başka seçenekte beraberinde ortaya çıkacaktır. Önünüze çıkan seçeneğin tek olduğunu anladığınızda, aslında size layık olanı da seçmiş oluyorsunuz. O seçeneği ise sizin olaylar ve insanlar karşısındaki tavrınız oluşturur. Seçmediğiniz seçeneğin içinde olmamak ve o seçeneği değiştirmek mümkün elbette. Farklı bir seçenek olarak değil ama o seçeneğin içinde yer alan çok farklı seçenekleri değiştirme anlamında kullanıyorum. Neyin doğru olduğunu daima zamanın gösterdiği gibi bu zorunluluğun dayattığı bir döngüdür. Yaşam seçenekleriyle birlikte kaderinizde bir çember oluşturur.

Buradaki oluşumu şartların zorlaması ve seçeneksizliğin içinde çıkan tek seçenekle açıklayabilirim. Hayatın çeşitli zamanlarında bazen bıktırıcı olsa da vazgeçemediğim bir özelliğim var. Yaptığım ne iş olursa olsun o işi tüm yönleriyle en iyi şekilde yapmak… Bunun için elimden gelen gayreti sarf ediyorum. Çabam başkaları hoşnut olsun diye değil. Kendi memnuniyetim önemli. İşi sevmem veya sevmemem önemli değil. Severek yapmasam da o iş mutlaka mükemmel hale getirilene kadar öğrenilecek. Bazen mükemmele ulaşma çabası yorucu da olsa, pes etmeyi istesem de benimseyene kadar bitirmek zorundayım. Mücadele azmini bilginin hırsıyla harmanladığınızda ortaya çıkacak sonuç başarı olacaktır. Eskiden olsa başarıya giden yolda başarısızlığı bilerek istediğimi düşünürdüm. Tek olmanın tembelce bir yanı ve umursamazlığı var. Her şeyin anlamsız oluşu, içsel disiplinin olmayışı ve tecrübesizliği koyarsanız başarıdaki eksiği görürsünüz... Ne zaman ki aile olup hayata atıldığınızda başkalarına karşı sorumluluğunuz artıyorsa ve size destek olan birileri varsa, bu geleceğinizi tek başına kuramayacağınızı gösterir. İşte o zaman hayatın nasıl anlamlı ve nasıl yaşanmaya değer olduğunu mücadele ederek görürsünüz.

Zaman beraberinde çatışmaları da getirir. Özgürlük alanı yaratma çabaları ve eskisi gibi olma düşüncesi çalışmanın içinde eriyip gitti. O çalışmaların içinde dostluk başka bir renge büründü... Farklı bir dünyaydı ama o dünya tüm yaşamımızı içine aldı. Çalıştık... Yorulmadan ve dinlenmeden çalıştık. Zaman ağır işliyordu belki ama yere sağlam basıyorduk. Saklanmayı seçtiğimiz yıllardı. Sonra gün yüzüne çıkmamızı sağlayan tılsımın bizi açığa vurmasını bekledik. Kabuğumuzdan çıkmıştık. Artık tek’tim ve her şeyin sorumluluğu üzerimdeydi. Maddi kazanç dışında düşüncelerimde ne oluşturmuşsam hayata geçirmeye çalıştım. İstediğim gibi olmadı birçok şey. Kaybederek kazanmayı, para harcayarak tutumluluğu (!) öğrendim. İstediğim yerde miyim? Hayır! Çok yol almam gerekiyor. Hiç bir zaman yolun sonu olmaz. Hep yeni bir şeyler çıkar... Hep yeni bir şeyler istenir.

Belirli bir hedefim var ve ulaşmak için çok çabaya ve sabırlı olmaya gereksinimim var. Kendimi zorunlu kılarak önemsiz hale geldiğinde yaptıklarımın hiçbir değeri olmadığını anladığım ve boşlukta kaldığım, tamamen kendimi akışına teslim ettiğim zamanlar olduğunda karşılaşılan her soruna an’lık çözümler buldum. Çalışmanın tüm resmi karşımda ve eksikliklerimi tamamlayamadım. Her şeyin tek sorumlusu, tek karar veren kişi midir? Doğru kararlar doğru sonuca, yanlış kararlar yanlış sonuca mı götürür. Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim.

Sevgilerimle…

Zamir KARAAĞAÇ

 

TEMİZLİK VE DİĞER HİZMETLER İÇİN ARAYINIZ!